Çevremdekilere “Tatlı Huzur” a gidiyorum dediğimde anladım ki bir ben bilmiyormuşum bu şirin mi şirin cafeyi. Anadolu yakasına eskisi kadar çok geçemememin dezavantajı diyelim.
İstanbul dışındakiler ve benim gibi bilmeyenler için özetlemek gerekirse, meşhur parçanın “bir tatlı huzur almaya geldik, Kalamış’ tan” sözlerini doğrulamak için yaratılmış bir mekan tam anlamıyla. “Tatlı Huzur” ile tanışmam 2-3 hafta kadar önce Instagram’ da sizlerin de tanıdığı başarılı oyuncu sevgili Esra Akkaya’ yı takip etmemle oldu. Kendisi bu güzel mekanın sahibi… Geçtiğimiz hafta duyurduğu Kızıltoprak’ taki Lotus Çiçek‘ ten Ebru Güven hocamızın burada vereceği çiçek atölyesi ilanını görünce hemen katılmaya karar verdim. Artık siz de biliyorsunuz ki benim kadar çiçek seven birinin bu mis kokulu aktiviteyi kaçırması beklenemezdi.
Dün bu sebeple tuttum Kalamış’ ın yolunu. İstanbul trafiğinde bir yere ya çok geç ya çok erken vardığımız için risk almayıp sabah gideceğim bir sergiyi ertelemek durumunda kaldım ve cafeye daha erken vardım. İyi de oldu, hem mekanı görüntüleme imkanım oldu, hem de bir şeyler atıştırırken güzel seçilmiş müzikler eşliğinde kitabımı okuyabildim.
Cafe tam da geçen gün yazısını yazmış olduğum provence tarzında dekore edilmişti. Eskitilmiş ahşaplar, ferforjeler, büyük çiçek desenli kumaşlar, cupcake ve mutfak gereçleri temalı aksesuarlar, beyaz ve kremin tonları ve şirin bir bahçe! Provence ya da country tarzı daha ne ister ki?
Esra Hanım karakterinin tüm sıcaklığını mekanına da yansıtmıştı. Çiçek atölyesinde bize kendisi de eşlik etti.
İşte bize kavuşmayı bekleyen çiçeklerimiz. Buradan tanıştırayım sizi. En ön ortadaki tüylü! grimsi yeşil bitki adaçayı ailesinden gelen “salva” ya da “çalva”. Benim için günün favori bitkisidir. Alt resimde tüylerini görebilirsiniz. Dokunduğunuzda hafif nemli çiçek canlılığından çok kadife bir kumaşa dokunuyormuşsunuz hissi veren bir bitki. Aranjmanlara genelde tamamlayıcı olarak kullanılıyor, tabii her çiçekçide bulabilirseniz. Maalesef daha önce de bu konuda yakındığım gibi bu tarz özel çiçekler genelde ithal ediliyor ve her çiçekçide bulunmuyor. Sol tarafta hepimizin bildiği “Türk çiçekçilerinin gözbebeği! vazgeçilmezi!” diye tanımladığım gerberalar 🙂 Yalnız bunun rengi o kadar tatlıydı ki her an gerberaları tekrardan sevebilirim 🙂 Sağdaki pembeler biçme krizantem, en sağdakiler dekoratif baz amaçlı kullanılan ruskuslar, ve burada seçilmeyen ama bukette göreceğiniz açık yeşiller ise bir hüsnüyusuf türü olan (çiçeksizi) dianthus.
Hemen faydalı bilgilere geçiyorum:
* Çiçek tanzimi ya elde baz yeşillikler eklenip buketi çevire çevire diğer çiçekleri ekleme yoluyla yapılır ya da direk vazonun içine yerleştirerek.
* Tanzimde önemli olan yeşilliğin boyunun çiçekleri geçmemesidir.
* Buketimizi hazırlamadan önce sapın uzun kısmını keserken önemli olan bıçakla verevine kesmek ki içindeki kanallar suyu daha geniş yüzeyden çeksin ve daha uzun süre canlı kalsın. Yalnız keserken kırıp bükmemeye dikkat ediyoruz ki kanallar kapanmasın.
* Her gün uçlarından azıcık kesip suyunu değiştirmek canlı çiçeğinizin ömrünü uzatmanın en önemli yolu. Çiçeği dibinden çürüten su değil, fazlalığı alınmayan uçta oluşan bakterilermiş!
* Şehir efsanesi sandığımız vazonun dibine bir damla çamaşır suyu veya aspirin eklemek az da olsa etkisi olan yöntemlermiş bu bakterileşmeyi geciktirmek için.
* Buket hazır! Vazonun dibine kuru saplardan dekor yapabilir ya da bu sapları vazonun etrafında fiyonk şeklinde bağlayabilirsiniz. Bir diğer yöntem de aşağıda gördüğümüz gibi bir şeffaf naylonu alıp büzüştürerek vazonun dibine koyuyoruz (çiçek uçlarının su alışını engellemeyecek şekilde) Su ile doldurduğumuzda işte size buzlu cam efekti!
Bu da benim hazırladığım aranjman..
İçten ve samimi ev sahipliği için Esra Akkaya’ ya, çiçeklerin sonsuz dünyasına bir yol gösterdiği için de Ebru Güven’ e çok teşekkür ediyoruz…