Serimizin bu ayki durağında öyle muhteşem oda ve otel dekorasyonu filan aramayın. Vallahi kendi göz zevkime çalıştım diyebilirim. Madem muhteşem sahillere gideceğiz dedik 3 ay, madem denizlerden kendimizi alamayacağız dedik, hakkını verelim. Son tropik durağımız Seyşeller.

Üşenmedim, onlarca otel arasından en beyaz kumsala ve o pürüzsüz kıvamdaki bombeli kayalıklara sahip oteli aradım taradım buldum. Seyşeller’ e gidiyorsan, o kayalıklar olacak arkadaş! Çocukluğumuza işleyen “zeki triko pozlarının” en havalı arka planında eksik mi kalsın o kayalar 🙂

Egzotik kelimesinin harfi harfine karşılığı değil mi bu manzara?
Hilton ismi gereği belli bir kaliteyi koruduğundan burada da kötü bir sürprize yer yok.

Odalar doğallığın gerektirdiği yalınlıkta. Rattan sandalye ve oturma grubu tercih edilmiş. Veranda da ise ahşap şezlonglar.

Şeffaflık sunan banyoda bağımsız bir küvet çakıl taşlarıyla dolu bir alana konumlandırılmış. Sahile mi inse, banyo keyfi mi yapsa ikilemi yaşatacak cinsten bir banyo olmuş.

Sahil barındaki oturma alanlarını çok beğendim. Hem farklı hem konforlu.

Ah bu devasa ama sevimli kayalıklar otelin her yerinde. Bir duşa bile duşakabin görevi görmüş.

Yıldızlar belirmeye başladığında…

Bir ülkede böyle sahiller varsa orada sadece kumsal düğünü yapılmalı! Böyle bir ambiyans başka şeye değişilmez gerçekten de…

Ve bu otel elbetteki enfes bir finali hak ediyor. Doğanın göbeğinde sağı solu tropik ağaçların sardığı bir atmosferde dakikalarca süren aromatik bir masajla bugünkü yazıyı sonlandırıyorum. Hayallerin gerçek olması için şimdi herkes daha büyük şevkle iş başına 😉

Yazar

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Pin It