Bugün pazartesi, bayram tatili dönüşü ve yeni okul yılının ilk günü. Bağlantılı olarak da trafiğin tüm gün felç olacağı bir gün. Tüm bunlar üst üste gelmişken, tatile yine doyamamış, moraller yerlerdeyken “muhteşem oteller” miiii? diye hayıflandığınızı tahmin edebiliyorum. Hayır size kötülük yapmıyorum, tam tersi, tatilde keyif ve moralleri sıfırlayan ciddi bir trafik kazasını burnumuz kanamadan atlatmış olmanın şükrü ile bu hayatta her zaman güzellikleri paylaşmak isteyen yanımla yazıyorum bu yazıyı. Hayat her şeye rağmen devam ediyor, her şeye rağmen güzel ve o güzellikleri her an paylaşmaya değer.
Bu fikirden hareketle yolculuk kuzey Tanzanya’ ya. Deniz tatillerini bir süreliğine bitirdiğimize göre dünyanın farklı noktalarındaki farklı tarz ve konseptlerde oluşturulmuş ve dekore edilmiş otelleri gezmeye devam edebiliriz. En büyük meraklarımdan biri de Afrika’ da bir safari turuna katılmak. Oradaki el değmemiş yaşam, vahşi doğa beni oldukça cezbediyor ve sanırım gittiğimde kalacağım oteli de bulmuş durumdayım: Ngorongoro Crater Lodge.
Bu otel her adımında sizi şaşırtıyor. O vahşi doğanın göbeğinde otelin bahçesinde zebralar gezinirken (pardon onlar bahçeyi işgal etmiyor, biz onların yaşam alanına dahil oluyoruz aslında) ve sizin lükse dair neredeyse hiçbir beklentiniz yokken sizi içeri buyur ettiği andan itibaren bir konfor alanına sahipsiniz.
Dışarıdan gayet ilkel görünen yapılar topluluğu içeride size bir dağ evi sıcaklığı vaad ederken, bir şato şıklığını da sunmaktan geri kalmıyor.
Tüm odalar denizden 2375 metre yükseklikteki Ngorongoro krateri manzarasına sahip. Bahsettiğim şato ihtişamını odalarda kullanılan ahşap kapılardan, halılardan, perde braçollarına varana kadar anlayabilirsiniz.
Dağ evi izlenimi vermesinin yanı sıra bir av köşkü doğallığına da hakim aynı zamanda. Tabii ki böyle muazzam bir doğanın ortasında av düşünmek şöyle dursun, dikkat edin de safarilerde siz av olmayın 😉
Yumuşak kadifelerin kapladığı konforlu koltuk ve puflarla donatılmış ortak alanlar.
İhtişamlı avizeler, şamdanlar ve süsleriyle birlikte tepsiler tüm bu gösterişli dekorasyonu tamamlıyor.
Düşünün ki odanızdan dünya nimeti güzeller güzeli flamingoları izleyebiliyorsunuz.
Toz, kir, ter ve adrenalin yüklü bir safari turundan sonra tam da olmak isteyeceğimiz bir banyo hazırlamışlar.
Otel her etapta şaşırtıyor demiştim ya bu yemek salonunda da geçerli. Kaslı bir gövdeyi andıran tavan revakları Gaudi-vari bir mimariyi de çağrıştırıyor.
Yeni tatillerin plan programları yaşama sevincimizi hep diri tutsun, gezip görmediğimiz yer kalmasın, zevkin doruğunda döşenmiş mekanlarda bol keyifler nasip olsun hepimize 😉 şimdi bu dopingle muhteşemmmm bir hafta diliyorum hepimize.