Her ev yeni bir dünya, her geçtiğim eşik farklı hayatları fısıldıyor bana. Bence size de… O yüzden sizinle beraber bir ayrı seviyoruz ev çekimlerini 🙂 Bu kez Levent’ te bir eve konuk oluyoruz hep beraber. Sanatçı bir annenin kızına hediyesi birbirinden güzel tablolar, fotoğrafçı gözüyle her dokunduğu alana bir tarz katmış ev sahibemiz ve eşinin stil sahibi evi. Kendiniz için de tüyolar yakalayabileceğiniz davetkar bir ev. O halde hadi başlayalım.
Salonun en çarpıcı detayı kuşkusuz son yılların trendi beton sıvama duvarlar. Biraz endüstriyel bir yanı olsa da çok fazla tarzla rahatlıkla kombinlenebiliyor. Yeri geldiğinde barok detaylarla dekore edilmiş bir evde bile sıvama beton görebiliyoruz. Özel yaptırılan büfe ve TV ünitesinde sadelik, Lazzoni’ den alınmış koltuklarda da konfor ön planda tutulmuş. Orta sehpayı ise maharetli Nazlı hanım çizmiş.
TV ünitesinin arkasına monte edilmiş aydınlatma duvara daha da vurucu bir etki yapmış. Abajur Kartell’ den, hayat ağacı figürü ise hediye gelmiş.
Salonla hol arasında kapıya yer verilmemiş olması bu iki alanı hem homojen bir şekilde bağlamış hem de ferahlık katmış. Bordo berjer ve pufu tam keyiflik değil mi? Peki bu şirin ikilinin 1960 yılından Nazlı hanımın anneannesinden kaldığını söylesem?
Ve benim de aşık olduğum Venedik maskeleri…
Yemek yerken göz yormaması adına masa arkasındaki duvar özellikle boş bırakılmış. Misafirlerin sofradaki ziyafetlere odaklanması için şahane fikir! Masa Cattelan Italia markasından esinlenerek dizayn edilmiş. Aydınlatma ise Wenge Home’ dan.
Konsolu süsleyen çerçeve ev Nazlı hanımın nişan tepsisinden bir hatıra ve tasarımı kendisine ait. Solda gördüğünüz zarif mi zarif abajur ise Baccarat.
Bu enfes tabloyu Nazlı hanımın annesi hediye etmiş. Önündeki retro bank ise salonun genel havasına sakince uyum sağlamış.
Anı biriktirmeyi seven çiftimiz bunları evlerinin değişik noktalarında sergilemiş. Ancak bu köşe çok çok özel, tam anlamıyla tarih kokuyor. Gümüşlerin çoğu hikayesi olan eski parçalar. Örneğin zincirli yuvarlak sikke Nazlı hanımın babaannesinin dedesinin ilk kazandığı paraymış. Uçak rozeti ve üzeri baş harfleri işli sigara tabakası ise babasının dedesinden yadigar. Minik defter dedesi, babası doğduğunda duygularını döktüğü defter. Bu kadar eskiye dayanan aile yadigarları sizin de tüylerinizi ürpertmiyor mu? Ben çok etkilendim.
Bu da elbette bir New York hatırası.
Gümüş kasedeki mercanlar her Maldivler’ e gidenin kayıtsız şartsız bir avuç getirdiği. O saf güzelliklerden almadan edemiyor insan.
Bu tablo da yine anne hediyesi.
“Dar alanda koyu renk kullanmayın” mı? Geçiniz. Doğru renk kombinasyonu ve doğru malzeme seçildiğinde her şey yerini buluyor ve rahat alanlar elde ediyorsunuz. Mutfağı yapan firmadan ölçü için gelen mimar koyu rengi tavsiye etmemiş ama Nazlı hanım ve Hakan bey iyi ki kendisini dinlememiş.
Bol depolama alanı her evin ihtiyacı. Hal böyle olunca oturma odasındaki TV ünitesi raflı ve dolaplı olarak daha kapsamlı bir model olarak tercih edilmiş, Kızıltoprak Raydolap’ ta yaptırılmış. Tablo, yine anne hediyesi.
L koltuklar ise oturma odalarının, tv karşısının vazgeçilmezi. Burada da mürdüm tonu Doğtaş’ tan seçilmiş.
Bu aksesuar zarifliği ve alacalı tonuyla Murano camı olduğunu haykırıyor, yani İtalya’ dan alınmış.
Banyoda duşun olduğu yer eskiden mutfağın kileriymiş ancak çiftimiz evi satın aldığında orası çoktan banyoya ilave edilmiş. Bu keyifli tur için bize tüm samimiyetiyle evini açan Nazlı ve Hakan çiftine çok teşekkür ediyorum.
