Çok sevdim.. Net. Benim gibi nostaljik duyguları ağır basan, geçmişin rüzgarlarını yüzünde hissetmeyi seven biriyseniz siz de seveceksiniz. Hele hele müzikal tutkunuysanız…
Günlerdir müzikleri dilimde. Birkaç yerde baktım soundtrackini alıp arabada dinleyeyim diye (buyurunuz bir nostaljik taraf daha) bulamadım, bulamadıkça da alma isteğim iyice arttı. (Marketing uzmanları özellikle yeni çıkacak cep telefonları için bu stratejiyi boşuna uygulamıyor, çok ilkel dürtülere hitap ediyor ama kesinlikle çalışan bir formül, neyse…)
Capcanlı, hareketli güzel müzikleriyle, arabaların üzerinde geçen açılış sahnesiyle çokça Grease’ i anımsattı diye düşünürken finale doğru ne görelim? Gitmeyenlere haksızlık etmeyeyim diye ismini vermek istemiyorum ama çok bilinen, zamanında aylarca dile dolanan bir Türk filminin konusuyla tabanda örtüşüyor. Hani bizde yapılan işleri hemen kötüleriz ya, es kaza bizdeki film La La Land’ ten sonra çekilmiş olsa, “pes, bu kadar da çalınmaz” derdik.
Bir filme gitmeden önce eleştirileri pek okumamaya özen gösteriyorum, ister istemez etkilenmeyeyim diye. O yüzden hiçbir şey beklemeden gittim. 14 dallık Oscar adaylığı haricinde tabii. Şunu söylemem gerekir ki kategori bazında ayrı ayrı umut vadedebilir ancak dışarıdan şaşalı görünen “14 dalda Oscar adayı” tanımını doldurmuyor. Zeka pırıltıları gördüğünüz bir senaryo, şapka çıkartacak şaşırtıcı bir kurgu yok anlayacağınız. Evet çok eğlenceli, keyifli vakit geçirten, harika müzikler dinleten bir film ama ödüllerin kaçını alır göreceğiz. Diğer aday filmleri izleyemedim henüz, bu sebeple çok da iddalı konuşmak istemem ama müzik dalındaki tüm ödülleri almalı, orası kesin.
Filmde boşluk duygusu yaratan “aşklarına sahip çıkmama” durumu geçişi biraz basite indirgenmiş diye düşünüyorum, “böyle olmayabilirdi” dedirten. Tabii buna sebep bizim Türk domestik yapısının batı dünyasındaki kişisel özgürlüklere olan sadakatle çakışması olabilir, şahsi kanaatim 😉 Ya da biri oyuncu diğeri müzisyen olarak iki sanatçının bir ilişki sürdürmesinin ne çerçevede mümkün olabileceği de sorgulanabilir.
Neticede Akademi’ ye güvenin güvenmeyin, inanın inanmayın 14 dalda adaylık almış bir filmi en azından eleştirel gözle bakmak adına izleyin. Eleştiriyle kafamı yoramam ben aşk hikayesi isterim diyorsanız o da olur, sizi böyle alalım. Gününüze hoşluk katacak bir film, iyi seyirler…