Otel, otel, otel diyoruz. En güzelleri, en tematikleri, en ihtişamlıları diyoruz, ülke ülke geziyoruz. Peki seyahat ederken konakladıklarımıza ne demeli? Tren ve gemilere biraz haksızlık etmiyor muyuz?  Aslında bu kez aklımda cruise gemileri vardı. Dünyaca ünlü birkaç tanesini biliyordum en iyilerden. Ancak belki benim kaçırdığım vardır diye araştırınca 2023′ te suya inmesi planlanan yepyeni ve çok lüks geminin bilgilerine denk geldim. Ancak henüz tüm detayları yayınlanmadığı için eksik olarak size tanıtmak istemedim. Bilgiler güncellenene kadar beklemede 😉

Hemen diğer seçenek olan trene yöneldim ve tabii ki trenlerin en ünlüsü olan “Orient Express” yani Doğu Ekspresi’ ne. Kitaplara, filmlere sayısız öyküye konu olan bu treni böylesi ünlü yapan ne? Tarihine derinlemesine girip sizi sıkmak istemem, bununla birlikte duyduğunuza şaşıracağınızı düşündüğüm birkaç detay var.

Orient Express ilk seferine1883 yılında Paris – İstanbul seferiyle başlamış ve 1977′ ye kadar devam etmiş. İlk seferinde Fransız, Alman, Avusturyalı ve Osmanlı asıllı memur ve diplomatlar da seyahat etmiş. Lüks yolcu treni olmasının yanı sıra ülkeler arası ticari eşyaların taşınmasında da kullanılıyordu. Hatta minik de bir detay vereyim 1925′ teki Şapka Devrimi’ nden sonra binlerce şapka yine bu trenle getirilmiş. Vagon-Li şirketine ait trenin yolcuları İstanbul’ a geldiklerinde yine aynı şirketin satın aldığı Pera Palas’ ta konaklıyorlarmış. Bu benim de bilmediğim bir bilgiydi, böylece Orient Express-Pera Palas bağlantısı resmi bir dayanağa sahip olmuş oldu bende 🙂

Treninin dekorasyon detaylarına  geçmeden, seferlerin I. ve II. Dünya Savaşları sırasında durduğunu belirtmeliyim. Yıllar içinde soğuk savaş dönemleri, tren hattı boyunca yeni kurulan sosyalist rejimlerin de etkisiyle eski cazibesi kalmayınca 1977′ de seferler sona erdi. Agatha Christie‘ nin Doğu Expresinde Cinayet romanına konu olan iki  vagon bir İngiliz tarafından satın alınmış.

Günümüzde de özellikle sosyal medyada göreceğiniz üzere sefer yapan Orient Express farklı.  1982′ de Venice-Simplon şirketi Londra merkezli olarak Avrupa’ nın çeşitli şehirlerine seferler düzenliyor ancak bu rotaların hiçbirinde İstanbul bulunmuyor malesef. Bu trenle seyahat etmek isterseniz önce bir uçak yolculuğu şart. Ve gelelim dekorasyona…

Odalardan da anlayabileceğiniz üzere orijinal Orient Express ruhuna tümüyle sadık kalınmış. Cephelerde marküteriden tutun da, lüks kumaşlar, kristaller, gümüşler, özel nakışlı havlularına kadar her şey lüksün zirvesinde. 1920′ lerin art deco ruhuna enfes bir biçimde yansıtıyor. Genel havası elbette biraz ağır ve klasik ve fakat istenen de tam olarak bu! Odanıza geldiğinizde sizi karşılayan şampanyanızdan tutun da bir tren yolculuğunda gerek duyabileceğiniz her şey burada mevcut.

 

Elbette mütevazi grand süitler haricinde mütevazi kabinler de mevcut. Ama böyle bir deneyim yaşamak söz konusuyken kim daha azını ister ki 🙂 Esasen lüks kavramının da bu anlamda içeriğinin tam olarak bu yöne evrildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Farklı, sıradışı ve hayatta bir kez yaşanacak deneyimler. Bu tanımı da en nokta atışı olarak seyahatler karşılıyor.

Hava almak istediğinizde birbirinden güzel manzaranın keyfini nispeten terasvari alanlarda çıkarabilirsiniz.

Bu trenin en iddialı alanları da her daim olduğu gibi restaurant hizmetleri. Mis gibi kolalı, bembeyaz örtülerde en şık yemek takımlarına, gümüş servisler ve kristaller eşlik ediyor elbette. Servis edilen yemeklerin de Michelin yıldızlı restaurantları aratmadığını söylemek gerek.

Bu detaylar tam da kalpten vurulmalık!

Bir efsaneyi, kült bir deneyimi yaşamaya jean, tshirt hele hele eşofmanlarl gitmeyi zaten düşünmezsiniz diye tahmin ediyorum 🙂 Ki zaten kıyafet kuralları da mevcut. Hatta bilgilendirme yazısı aynen şu şekilde başlar. “You can never be overdressed on Venice-Simplon Orient Express – Yani, Orient Express’ te asla abartı giyinmiş olmazsınız.” Akşam yemekleri için kadınlara gece elbisesi, erkeklere kravatlı takım elbisesi zorunluluğu olsa da çoğu yolcunun papyon tercih ettiğini belirtmeden de geçmiyorlar.  Gündüz için ise erkeklere yine ceket kravat, kadınlarda da gösterişli ama rahat kıyafetler tanımlanmış.  Özellikle dönem ruhu yaşamayı sevenler için müthiş keyifli bir tecrübe olduğunu söylemeliyim.

Avrupa’nın eşsiz coğrafyasında yol alırken hayat boyu unutamayacağınız, herkese anlatmak isteyeceğiniz böyle bir yolculuğa çıkmak istemez miydiniz? Ben mi? En başa yazın 😉 Bon Voyage!

 

Yazar

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Pin It