Bizi Netflix gibi dizi ve film platformları mı bu hale getirdi yoksa tek suçlu pandemi mi ayağımızı kestiğimiz sinema salonları yoksa ikisi birden mi? Ben zamanlamanın üst üste gelmesi ile birlikte ikisi birden diyorum. Gerçekten de eskisi kadar sinemaya gitmiyoruz. Hatta son zamanlardaki kişisel verilerimi incelediğimde sadece kızımın vizyona giren film talepleri için gittiğimi fark ettim (ki konuşacağımız Ters Yüz 2’ den önce izlediğim film de küçük deniz kızı idi – hoş, o benim de çocukken en sevdiğim masaldı.)
Ters Yüz 2 vizyona girince kızım hemen izlemek istedi. Genelde onun izlediği filmlerden ben de haberdar oluyorum veya birlikte izliyoruz ancak Ters Yüz’ ün ilk filmini onlar okulda izlemişlerdi. Dolayısıyla ben de pas geçmiştim. Geçmemeliymişim.
Duyguları a’ dan z’ye ele alan bu film çocukların iç dünyalarına, duygularını keşfetmeleri için mükemmel bir aracıymış. Filmi temmuz ayında izledik, henüz ilk filmi izleyemedim ancak ikincisinde büyüyüp gelişen kahramanımızın hayatına yeni duygular ekleniyor: kaygı, bıkkınlık, gıpta, utanç, nostalji (“senin için daha çok erkeeeenn!” deyip geri yollasalar da onu da inceden senaryoya dahil etmeleri çok tatlı olmuş. Daha fazla detay verip filmin büyüsünü kaçırmak istemem. Çocuğunuza izletmeniz / çocuğunuzla izlemeniz gereken filmlerin başında geldiğini söyleyebilirim rahatlıkla. İzlemediyseniz hemen ajandalarınıza ekleyin derim.
Ps 1: Kasım ayında yine çok sevdiğim çocuk çizgi filmlerinden Moana’ nın devam filmi geliyormuş. Sanırım ona da ilk gün gideriz 🙂 bu arada yine kendi zevkime özel bir filme gider miyim o zamana kadar bilemiyorum gerçekten.
Ps 2: Temmuzun ikinci yarısı ve ağustosun yoğunluğu sebebiyle yazılacaklar birikti. Muhtemelen diğer filme kadar birçok başka kültür sanat aktivitesi araya girecek. Örneğin, geçtiğimiz günlerde gittiğimiz Kaan Sekban’ ın stand up gösterisi ve bu ay içindeki Londra seyahatimizde gideceğimiz Phantom of the Opera 🙂 keyifli ve hareketli bir sezon bizi bekliyor.