Kaan Sekban‘ ı ne kadar süredir takip ediyorum tam bilemiyorum ama pandemiden de öncesi diyebilirim rahatlıkla ve hatta çok çok az takipçisi olduğu zamanlardan diyelim. Hatta ilk keşfettiğimde video sayısı o kadar azdı ki bir çırpıda izleyip bitirmiştim. Tarzını ve esprilerini o kadar beğenmiştim ki neden bu kadar az kişi takip ediyor diye şaşırmıştım.
Bunun bir sonraki etabına pek de şaşırmadık aslında. Bir gün bir baktık eşimin bir arkadaşı Kaan’ ın ilk resmi sponsoru olmuş 🙂 E tamam dedim hak ediyordu zaten. Ondan sonrası adım adım geldi. Yıllardır üzerine kata kata çok takdir edilesi bir çizgide yükseldi.
Ve fakat (!) (Bir gömercin deyimiyle) ailece bu kadar takip etmemize rağmen stand up showları yapmaya başladığında ilk gidenlerden olamadık. Hani bazen bir şey aklında hep vardır ama bir türlü denk gelmez, araya başka şeyler girer ya tam öyle bir akış. Hatta bir kez bir otelin brunchında yan yana masalara denk gelmiştik, aramızda komik bir diyalog geçmişti. Bu yaza ve tam 249. gösteriye kısmetmiş gitmek.
Kaan bildiğiniz gibi.. Bilmiyorsanız da şöyle özetleyeyim bir tane küfür kullanmadan, bel altına inmeden, uzaktan sanılanın aksine sadece beyaz yakalı mizahı yapmadan son derece içimizden, günlük hayatımızdan, senden, benden, bizden konularla güldüren bir Kaan.. 3 saate yakın sahnede kaldı ve bir an sıkılmadan, saate bakmadan oradan oraya keyifli bir sohbet gibi akıyor gösteri. Şimdiye kadar hiç takip etmediyseniz belki de bu yazı sayesinde keşfetme zamanı gelmiştir ne dersiniz?