Evteks 2019 dünya çapında takip edilen en önemli fuarlardan. Tekstilde kendini kanıtlamış olan ülkemiz aynı şekilde ev tekstilinde de dünyanın önde gelenlerinden. Boşuna değil ya ne zaman bir yurtdışı gezisine çıksak mutlaka ama mutlaka gerek giyimde gerek ev tekstilinde “Made in Turkey” etiketini görürüm. Hatta önceki yıl çıktığımız Provans gezimizde (link burada) bahsetmiştim Fransa’ nın sevimli köylerinden anı namına bir şeyler olsun diye aldığım havlu da aynı etikete sahipti 🙂 Bu sebeple işim gereği de en heyecanlandığım fuarlardan.
Standları gezip yepyeni kumaşları, farklı markaları, tanıdık yüzleri görmeden önce yapmaktan en keyif aldığım şey girişteki trend alanını gezmek, fuarın özüne hakim olmak ve elbette Tetsiad liderliğinde düzenlenen trend seminerlerini dinlemek. Her yıl bir tasarımcı veya tasarım ofisinin öncülüğünde bir sonraki yılın trendlerine ışık tutulur ve üreticilerin de ilham alabileceği bu alanlar oluşturulur. Bu yıl bu alan için tüm düzenlemeleri başarılı modacı Bahar Korçan yapmıştı. Ana tema “alternatif varoluşlar” etrafında yine 4 ayrı tema işlenmişti. “Çokluğun getirdiği kaçış hissinden” yola çıkan ana tema dinginliğe ve farklı alanlara kayma ihtiyacını doğuruyor. Ve böylelikle Silent Room – Sakin Dokunuş olarak geçen ilk alt tema beliriyor. Saflığı, doğal ve naif renkleri, dokuları içine alan daha Nordik katmanları oluşturuyor.
Bu temaya uygun renk paleti ise aşağıdaki şekilde belirlenmiş.
İkinci alt tema Playful Room – Yaratıcı Bakış olarak belirlenmiş. Zaten alana girdiğim an bu bölümü gördüm ve farklı bir şeylerin hazırlandığını hissettim. Çocukların sonsuz ve yaratıcı iç dünyasından ilham alan bu temada renklerin özgürce kullanılması, denenmemiş dokuların birlikteliği saf ve deneysel girişimler ön planda tutulmuş. El işi ve zanaatın çokça vurgulandığını gördük. Belirlenen renk paleti ise aşağııdaki gibi.
Artificially Naturel Experiences – Yapay Doğal Deneyim olarak geçen üçüncü temamızda hızla tükenen doğal kaynakların sınırlılığından yola çıkarak var olanı yeni ihtiyaca göre dönüştürmek. Burada ham dokular sivrilirken aynı zamanda bio doku olarak niteleyebileceğimiz geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı da yükselişteki diğer deneyim. Buna fuarda Instagram storylerinde de bahsettiğim Taç Inova’ nın plastik şişelerden geri dönüştürülerek hazırladığı tül perde koleksiyonunu rahatlıkla verebiliriz. Renk paletini de aşağıda bulabilirsiniz.
Her yıl “şimdi geldik benim alana” dedirten, diğerlerine kıyasla (benim zevkime göre tabii ki) aralarından birazcık lüksiyatıyla sivrilen temalardan bu yılki Zekü Sefa – Tasteful Room olarak düzenlenmişti. Yeni lüks anlayışıyla sana sunulandan fazlasını hayal ettirmeye çalışan bir tema. Elbette buradaki desenlerden de anlayacağınız gibi art deco akımını takip ediyor. Buradan da anlıyoruz ki son yıllarda etkisini yoğunlaştıran art decoyu 2020 sezonunda da bolca göreceğiz.
Zaten burada kumaşlardaki desenlerin diğerlerine göre nasıl farklılaştığını, 3 boyut, doku, geometri ve gösterişli bir his kazandığını görebiliyoruz. Buna simli, ışıltılı alt dokular püsküller de eşlik ediyor tabii. Renk paleti de aşağıdaki gibi. Seminer notlarına geçmeden önce biraz fuardan yakaladıklarıma göz atalım.
Her yıl konuşmalarını kaçırmamaya özen gösterdiğim değerli tasarımcı Cenk Mommarje ile başlıyoruz. Geçen yılki Maison & Objet fuarında vurgulanan well-being iyi olma iyi hissetme halinin önemine bolca değindi. Çünkü artık tek bir “moda” konusu yok. İyi bir pr stratejisiyle sunup iyi iş çıkarabilmiş her konu “moda” diyor. Ev tekstilinde elle yapılmış dokular öne çıkacak. Makromenin yükselişini de buna dahil edebiliriz sanırım. Artık herşeyin maliyeti arttığı için insanlar elindekini değerlendirme yoluna gidiyor, mix match fikirlerinden de yararlanıyor. Ayrıca Frankfurt’ taki Heimtextil fuarında yapılan “ütopyaya doğru” fikri dünya genelinde markalara, şirketlere, örgütlere ve hatta ülke yönetimlerine duyulan güvensizlikten kaynaklı kendi güvenli alanlarını oluşturma derdinde insanlık. Bu yüzden evi gibi kendi sığındığı limanını daha özel kılmaya çalışıyor. SOn olarak desenlerde daha karmaşık dokuların, baloncuk görünümlerin sivrileceğini notlarına ekliyor.
Son olarak da Nelly Rodi ajanstan Ahu Barut‘ un seminer notlarından bahsetmek istiyorum. Nelly Rodi olarak bu yıla özgü hazırlanan 4 tema; origins, invincible, consumer portrait / vision ve spotlight olarak belirlenmiş. Origins ile doğal renklere vurgu yapılıyor. Antik modernizm izinde çanak çömlek renkleri, mozaik mavileri revaçta. Mısır ipeği, kenevir ve keten ise öne çıkan kumaşları. Invincible olarak tanımlanan temada aktivist bir ruh hakim. Plastik renkler, göçebe etkisi, savaşçı noktalar, aquatic glam dediğimiz su yansımaları, hayvan derilerinin teknolojiye esin kaynağı olması gibi maddeleri ekleyebiliriz. Bu arada köpekbalığı derisinin aerodinamik etkisi önümüzdeki yıllarda tekstile yansıyacakmış, bunu da şimdiden size ulaştırmış olayım. Vision başlığında ise yeni öncülerin daha optimist daha romantik olduğu kadar daha pratik olması vurgulanıyor. Açık limon yeşilleri, lilalar, küf yeşilleri ve fuarın bence kilit ve en sevimli terimi olan sütlü pasteller bu romantizmi vurguluyor. Pastel ekoselerin de yükselişe geçecek olması benim için ayrıca “kalplenen gözler” demek 😉 ve son temamız spotlight’ ta yine benim sevdiğim gösterişli etkileri görüyoruz. Esin kaynağı 70ler 80ler ve Beverly Hills! Metalik renkler, amber tonları, gece kulübü neonları, Hawai desenleri ile terra cota ve kına renkleri öne çıkıyor.
Bir fuarı daha keyifle ve bana kattıklarıyla sonlandırırken önümüzdeki yıllar için geri dönüşüm fikir ve uygulamaları ile kendini iyi hissetmeye yönelik her şeyin uzunca bir süre etkisini sürdüreceğini söyleyebilirim.