Dekorasyonda sürdürülebilirlik bir süredir çok odaklandığım konulardan biri. Aslında birkaç yazılık bir dizi de oluşturdum diyebiliriz ancak belli tarihlere yayılmış durumda. Serinin son stil yazısı da bu olacak; wabi sabi stili. “Dekorasyonda Sürdürülebilirlik” yazısı ile de tüm bunları linkleriyle topladığım ve bu konuyu detaylandırdığım bir final yazısı olacak. Şimdi biraz wabi sabi stilini inceleyelim.
İsminden de anlayabileceğiniz gibi Japonya temelli bir yaşam felsefesi esasen. Wabi ile Sabi’ nin birlikteliğinden gelen doğal kusurlu güzelliğin vurgulandığı bir anlayıştır. Wabi anlam olarak sadelik ve sessizlik demekken dekorasyona uyarlanmış hali sade, şatafatsız bir zarafeti ve şıklık yolunu benimsiyor. Sabi de sükunet ve yıllarla gelen güzellik anlamını taşıyor. Bu iki kavramı mekanlara harmanladığımızda ise doğal malzemelerin kullanıldığı ortamlarda geçen yıllarla beraber oluşan doğal deformasyonların bir uyum içinde barınması ve bu yaşanmışlıktan duyulan hazzı içerir. Buruşuk yapılı ketenler, buklet kumaşlar, amorf (bozuk şekil) dokular, sıva çatlakları oluşmuş duvarlar, ucu kırılmış bir vazo, doğadan huzur veren renkler, ham ahşap ürünler ve daha pek çoğu bu stilin ana bileşenleri.
Genelde bir parçası kırılmış veya çatlamış bir vazoyu, dekoratif kaseyi “uğursuzluk getirir” batıl inancıyla hemen çöpe atma eğilimindeyizdir. Ancak wabi sabi stili o vazonun kırıldığı günü hatırlayıp bundan mutlu olabilme gayesini içerir. Aslında her şeyin başı samimiyet. Kırık bir vazo kullandığınıza etraf neder kaygısıyla yaklaşmak yerine kendinizi akışa bırakmak, anın getirdiklerinden mutsuz olmadan hayatın içinde hepsini harmanlayabilmek esas beklenendir.
Biraz bakış açınızı değiştirmenizi gerektirebilecek bir akım aslına bakarsanız. Mükemmellik algınız yepyeni, son trend ürünleri bir araya topladığınız “kusursuz” bir evdeyse, yukarıda saydıklarımı mekanlarınızda barındırabilmek sizin için biraz güç olabilir. Ham ahşap bir masanın zaman içinde çizilmesi üzerinde yenen sayısız yemeğin, keyifli anların kanıtı olması sebebiyle bir mutluluk noktası wabi sabide. Aslında yüzeyselde bizi tatmin ettiğini düşündüğümüz şeylerin daha geçici olduğunu, yaşamın içindeki küçücük noktaları bile fark edebilmeyi, bunlarla sadeleşmeyi savunur bu akım.
Bu akımın içinde barındırdığı ilkeler sebebiyle de sürdürülebilir bir dünya hedefi için en uygun stillerden biri diyebiliriz. Çünkü en ufak bir “kusurda” tüketimi kamçılamak yok, olanı koruyarak o halinden memnuniyetle uzun yıllar bir arada yaşamak var. Tüketim çılgınlığının muazzam boyutlara ulaştığı günümüzde insanoğlu frenleyebilecek, “biraz dur ve düşün” diyebilecek bir akım. Siz ne dersiniz? Wabi sabiye yakın mısınız, uzak mı? Hayatınıza ve yaşam şeklinize uyarlayabilir misiniz? Aşağı yorum olarak bırakın, meraktayım…