Ekim ayı gelip de günlere kasvet çöktüğünde insan ister istemez farklı konulara kayıyor. Evde kabuğuna çekilmek istiyor, tembellik halleri ağır basıyor, sahile inip rüzgara karşı yürümektense sıcak bir sinema salonunda bir paket mısırla onu yolculuğa çıkaracak bir filmi tercih ediyor.
Bugünlerde ben de biraz bu hallerde sayılırım. Zorunluluklar ve koşuşturmacalardan arta kalan anlarda hemen dinlenmeye çekiliyoruz bizim minikle. Böyle bir günde gazetelerin keyif sayfalarını dolanırken gözüme bir yazı takıldı. “Artık insanın ayak basmadığı topraklar” olunca konu merak edip inceledim. Bir tren istasyonundan tutun da eski bir tersaneye kadar birçok yeri fotoğraflamışlar. O kadar ıssızlaşmış ki üzerlerinde bitkiler, çalılar, yabani otlar bitmiş.
Ben de bu haberden aldığım ilhamla hep muhteşem evler, muazzam dekorasyonlu salonlar, gösterişli banyolar mı paylaşacağım, biraz da terk edilmiş, artık bir ruhu olmayan ama bir tarihe tanıklık etmiş evleri paylaşayım bu kez dedim. Hem de yaklaşan cadılar bayramı dönemine de bir renk katmış olayım.
İlham aldığım yazıya siz de bir göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Keyifli bir haftasonu diliyorum…