En yakınındaki sanki hep elinin altındaymış gibi ihmal edilir ya Muhteşem Oteller köşesinde yer verdiğim otellere de baktığımda yakın destinasyonlar kısmen daha az ama dünyanın öbür ucundaki oteller bir hayli fazla. Hele şöyle bir genele baktım da en yoğun yer verdiğim kıta Asya kıtası olmuş. Bu sebeple bu seferki otelimiz daha yakın bir rotayla Roma’ dan. İkonik bir otel. Bvlgari Hotel Roma.
Tanıdığımız, bildiğimiz Bvlgari. Lüks dünyasında müşteriye sunulacakların gerçekten ucu bucağı yok. Bazı ikonik ve tasarım markalar müşterilerine sundukları hizmeti bir adım daha ileri taşıyarak dünyanın belli şehirlerinde, markalarının çatısı altında kendi otellerini açtılar. Bu köşede bu kategoriye ait bir oteli daha paylaşmıştım sizlerle Baccarat Hotel onu da bu linkten inceleyebilirsiniz.
Lüks sektörde markayla aranızda bağ kurmak, kendini oraya ait hissetmek önemli bir kriterdir ve yöneticiler de bunu bildiğinden aslında otelcilikle adım attıkları hizmet sektörü bunu perçinleyecek en önemli kategorilerden biri olmuştur. O markaya bağlılığınız ne kadar yüksekse onun bulunduğu her sektörde bulunmak istersiniz, sunduğu tüm olanakları deneyimlemek istersiniz. Aslında olay tam da buradan çıkıyor: deneyim. Sizi otelle baş başa bırakacağım ama neden bu oteli seçtim ve otelcilik sektörü hangi kırılımlara doğru evriliyor biraz bakış açısı kazandırmak istiyorum.
Özellikle son yıllarda (daha erken bunu öngörenler 10-12 yıl önce bu adımları attılar, hemen aksiyona geçenler sayesinde de son 7-8 yılda) çıkılan seyahatlerde deneyimin önemi son derece arttı. Eskiden CRM – müşteri ilişkileri yönetimi her şeyken CEM müşteri deneyim yönetimi her şey oldu. Sosyal medyanın hızlı büyümesi ile de bu deneyimi paylaşma isteği, telaşı zirveye oturdu diyebiliriz. Bu sebeple taktığı bir mücevherin, giyiminde tercih ettiği bir markanın aynı çizgideki otelinde konaklamak ve bu ayrıcalığı hissetmek müşterisi, hedef kitlesi için çok cazip bir seçenek halini aldı.
Sizi daha fazla Forbes dergisinde makale okuyormuş hissine sürüklemeden bu detayları şimdilik nihayetlendiriyorum. Ama insanların bu kategoriden aldığı haz ve deneyimle önümüzdeki yıllarda lüks tasarım markalarının otelleştiğini daha fazla görmemiz olası. Bu yaklaşımın diğer kırılımı da lüks markaların restoranları ki bunu da önümüzdeki günlerde farklı bir yazı olarak ele alacağım. Hadi artık artık Roma’ya gidelim.
Bu otellerin sunduğu lüks ayrıcalıkları zaten biliyoruz ama aura olarak ne vaad ediyorlar? Markanın çizgisini. İkonikleşmiş bir deseni varsa, oteldeki detaylarda bunu görmek, renk seçimlerinde markanın rengine ince detaylarda vurgu yapmak, herhangi bir desenden çok logosu ilgi görüyorsa bu logoya -mutlaka dengeli olmak kaydıyla- muhtelif alanlarda yer vermek.
Bvlgari de tüm dünyadaki otellerinde bunu çok başarılı bir şekilde sürdürüyor. Hem yerel dokuya saygı duruşuyla bulunduğu yeri onurlandırıyor hem de kendi çizgisiyle çok zarif bir şekilde göze sokmadan sizi sarmalıyor.
Yorumlarınızı merak ediyorum, beğendiniz mi Bvlgari Hotel Roma’ yı?