100 Parça Eşya ile Yaşayabilir Misiniz? Kabul edelim zor bir soru. Bu soruya cevap vermeden önce gelin bu fikrin yola çıkışını ve şu an neden kaleme aldığıma değinelim biraz. Yazının sonunda fikriniz değişir de 100 parça ile yaşama fikrine ikna olur musunuz bilmiyorum ama hiç yoksa bir bakış açısı olarak kenarda tutacağımız kesin. (sonda bir sürpriz var)
2010′ lu yılların başında yazar ve yalın yaşam savunucusu Dave Bruno‘ nun başlattığı bir meydan okumayla hayatımıza girdi. “100 Things Challenge“. Hayatımızı kalabalıktan ve kaostan kurtarıp sadece 100 parça eşyayla yaşamayı hedef alıyordu bu meydan okuma. Yola çıkış amacı ne kadar fazla tükettiğimize dikkat çekip aslında bu kadarına ihtiyacımız olmadığını vurgulamaktı.
Yazarın kendisi bu fikri sadece biz uygulayalım diye ortaya atmadı elbette. Önce kendi kendine meydan okudu ve uygulamaya aldıktan sonra hayatının ne kadar değiştiğini, bakış açısının farklılaştığını ve ruhunu geri kazandığını kaleme aldı. Bu uygulamasını, akım haline gelecek fikrini kitaba döktü. Günümüz tüketim furyasından kendini nasıl kurtardığını anlattı. Fazlalıklardan kurtulunca hayatının daha anlam kazandığına da değindi. Nasıl mı yol alınır?
Öncelikle kesinlikle lazım olduğunu düşündüğünüz şeylerin listesini yapıyorsunuz. Bunlar arasında gerçekten vazgeçilmez olanların yanına işaret de koyabilirsiniz çünkü eminim ilk etapta 100′ den fazlasını yazacaksınızdır, elemeniz kolay olur. Her bir parçayı ayrı ayrı saymıyorsunuz. Örneğin kitaplar 1 başlık olarak sayılabilir. Evi birileriyle paylaşıyorsanız ortak eşyalar makine ve gereçler bu sayıya dahil edilmiyor.
Olabildiğince eleme yapıyorsunuz. Amaç, size iyi gelmeyen, duygularınızı harekete geçirmeyen her şeyi hayatınızdan çıkarmak. Elinize aldığınız her eşyaya bu gözle bakmaya başladığınızda daha kolay eleme yapabiliyormuşsunuz. Denemedim o yüzden 1. ağızdan yorum yapamıyorum bu noktada.
Gardrobunuzu sadeleştirmek de bunun en önemli adımlarından biri. Ne kadar çok parça var yıllardır giymeyip de tuttuğumuz hatta belki henüz etiketi üzerinde sırasını bekleyen değil mi? Bunlara sahip miyiz yoksa biz mi kölesiyiz onların? Bunu iyi tahlil etmek gerekiyor.
Dekorasyonnoktasında da özellikle aksesuar namına hiçbir şey kalmasın denmiyor. Yine size hangi parça nasıl hissettiriyor, seçimlerinizi ve vazgeçişlerinizi bu sorunun cevabına göre yönlendiriyorsunuz.
Başta bahsettiğim sürprizle kısıma geleyim. Dave Bruno’ nun kendine seçtiği 96 parçayı görmek ister misiniz? Hemen aşağıdaki görselde.
Ne dersiniz? 100 parçayla yaşamak sizin yapabileceğiniz bir şey mi yoksa asla mümkün değil mi? Hemen kendi fikrimi açıklayayım; hiçbir zaman “az çoktur” diyen veya evde dolapları boş biri olmadığım için bu fikir bana bir hayli uzak. Görüşlerinizi aşağı yorum olarak bırakabilirsiniz.